Antik dünyanın yedi harikasından biri olan Efes'teki Artemis tapınağında dini ritüeller yanında bankacılık işlemleri de yapılmıştır ve bu Anadolu’nun İLK lerinden biridir.
Önemli bir ticaret kenti olan Efes’in bir liman kenti olması dolayısıyla yabancı tüccarların da mal alım satımı için sıklıkla uğradıkları yerdi. Ellerinde değerli eşyalar ve parası olan insanlar bunların tapınaklarda, tanrı/tanrıça’nın korumasında en iyi şekilde korunacağını düşünerek değerli varlıklarını tapınağa teslim ederler ve bu koruma karşılığında üste para verirlerdi. İhtiyacı olanlara da tapınaktan faiz karşılığı para ya da değerli maden verilir ve senet düzenlenirdi. Tabi bu işlemleri tanrı/tanrıça adına tapınaktaki rahipler yapmakta idi.
Efes Artemis tapınağı antik dünyada meşhur olunca bu tapınağa emanet edilen değerli eşyaların sayısı hayli fazlalaşmıştır. Ancak nasıl olmuşsa tapınak M.Ö 356 da Herostratos adında akli dengesi yerinde olmayan biri tarafından yakılarak kül edilir.
Kaybedilen değerli mal ve para olunca insanlar homurdanmaya hatta sorgulamaya başlar. Tanrıça Artemis bir deliden tapınağını nasıl oldu da koruyamadı?
Tahrip olmuş tapınak, kaybedilen itibar ve inandırıcılık tapınak rahiplerini düşündürmeye başlar ve durumu kurtarmak üzere akıllıca bir şey bulurlar, şöyle ki:
Artemis o gün kutsal bir iş için tapınağı terk etmek zorunda kalmıştı. Bir tanrının doğumunu gerçekleştirmesi için Makedonya ya gitmişti ki bu BÜYÜK İSKENDER idi. İnsanları buna inandırmış olmalılar ki tapınağı yeniden inşa etmeye başlarlar.
İskender Anadolu ya geldiğinde Efes Artemis tapınağını ziyaret eder ve hikayesi çok hoşuna gider. İnşa halindeki tapınağın yapımına katkıda bulunur ancak tapınağa kendi isminin verilmesini ister. Efesliler bundan hoşlanmazlar ancak İskender’e karşı gelmek de işlerine gelmez, yine düşünür ve zekice bir yol bulurlar ve İskender’e cevapları şu olur: ‘’Bir tanrının adı üstüne başka bir tanrının adı uygun olmaz’’. Bu İskender’in çok hoşuna gider ve kendisine tanrı payesi veren Efeslileri ödüllendirir.
Yakup Demirli