Yıllar önce sokakta oynanırdı. Bir apartman dairesine sıkışılmamıştı. Sokaklar güvenliydi, boş alanlar vardı. Eve çanta bırakılır: sokağa çıkıp stres atılırdı. Temiz hava alınırdı. Top oynar, körebe oynanılırdı. Çok güzel sohbetler olurdu.
Ya şimdi.
İnternet salonlarına giden çocuklar, internetin çocukları için bir nimet olduğunu düşünen anne ve babalar, hatta kısıtlı parası ile son çıkan telefonu çocuğuna alan aileler ortaya çıktı.
Okuldan çık A kursu, B kursu, olmadı birebir kurslar. Çocuklar bunaldı.
Tabii ki teknoloji çok güzel, aradığın her şeyi orada buluyorsun, anlık ileti gönderebiliyorsun bu yönüyle çok güzel.
Fakat hayatın olmazsa olmazı haline gelmişse sıkıntı başlamış demektir. Daha 6 aylık çocuğun önüne sussun diye telefonu , tableti koyuyorsan, onun radyasyon yaydığını , algı bozukluğuna yol açtığını, alışkanlık yarattığını düşünmüyorsan artık teknolojinin esiri oldun demektir.
Çocuklar ailenin belirlediği belirli saat aralıkları ile belirli zamanlarını bilgisayar başında geçirebilirler, ödevlerini yapabilirler. Bu süre doktorların belirlediği süreyi aşmamalıdır.
İşte bu süre aşılmaya başlamış her türlü aktivasyonun önüne geçmeye başlamışsa çanlar çalıyor demektir.
Çünkü çocuk uzun süre bilgisayar başında zaman harcıyorsa ödevlerine, yapması gereken aktivitelerine zaman ayıramaz. Her şeyi bilgisayar telefon olmaya başlar.
Mısra Özgök