Sıvı içme miktarı, yaşam alışkanlıkları, öğünlerin özellikleri (süt ve süt ürünlerinin yüksek Ca2+ içermeleri, ıspanakta yüksek oranda oksalat bulunması gibi), yeterli hareket, uyku, çalışma ortamı (hareketliliği, kuru sıcak hava) artan miktarda sıvı kaybı (klime, sauna, ateş). Sebebi bilinmeyen sırt ağrıları, kolikler, anamnezde taş düşürme olması. Üriner enfeksiyon, miksiyon şikayetleri. Tansiyon yükselmesi, ailede taş veya üriner ameliyat anamnezi olması. Önceden geçirilmiş hastalıklar: Üriner sistem, barsak, genital sistem operasyonları, gut hastalığı, anomaliler, ilaca bağlı hastalıklar (laksatifler, fenasetin içeren ilaçlar). Soliter böbrekli olduğunu ifade eden hastalarda mutlaka anürinin sorulması gerekir.
KLİNİK
Taş Hastalıkları
ETYOLOJİ
Taşın temelini kristaller oluşturur. Taş bir araya gelip agrege olan ve büyüyen kristallerin sonucunda oluşur. Bu süreç değişik aşamalarda gerçekleşir. Etyolojiyi açıklamak için önesürülen teoriler şunlardır.
1.Süpersatürasyon-kristalizasyon teorisi
2.İdrar inhibitörlerinin yokluğu teorisi
3. Matriks- nükleasyon teorisi
4.Epitaksi teorisi
5.Kombine teoriler
Üst üriner sistem taşları genellikle ağrıya neden olur. Ağrının özelliği lokalizasyonuna bağlıdır. Üreterden düşebilecek kadar küçük taşlar genelde ürereropelvik bileşke, iliyak damarların çaprazında veya üreterovezikal bileşkeden mesaneye girerken zorlanırlar.
A. Ağrı: Böbrekten renal kolik ve kolik tarzında olmayan ağrı olmak üzere 2 tip ağrı kaynaklanır. Toplayıcı sistem veya üreterin gerilmesi genellikle böbrek koliğine neden olur. Buna karşın kolik tarzında olmayan ağrı böbrek kapsülünün gerilmesi sonucu oluşur.. Böbrek koliğinden sorumlu ana mekanizma üriner obstruksiyondur.
B. Hematüri: Taşın toplayıcı sistem mukozasının travmatize etmesi sonucu oluşur. Aralıklı gross hematüri, makroskopik veya mikroskopik hematüri şeklinde olabilir. İntermittant karakterde ağrılı hematüri taş lehine yorumlanır. Hematüri kolikler esnasında veya daha sonra görülebilir. Taş tam obstrüksiyona yol açıyorsa hematüri saptanmayabilir.
C. Enfeksiyon: Magnezyum amonyum fosfat (strüvit) taşları enfeksiyon taşları anlamına gelir. Sıklıkla Proteus, pseudomanas, klebsiella ve staphylococcus enfeksiyonlarıyla oluşur. Enfeksiyonlarla oluşan ikinci tip taşlar kalsiyum fosfat taşlarıdır. Nadiren minimal kristalize bileşenler içeren matriks taşları da enfeksiyonlara sekonderdir. Buna karşın tüm taş tipleriyle birlikte taşın proksimalindeki staz ve obstruksiyona bağlı enfeksiyonlar görülebilir. Elektif girişimlerden önce kültüre göre antibiyotikler verilmelidir.
Piyelonefroz: Obstruktif taşlar piyelonefroz gelişimine yol açabilir. Piyelonefritin aksine piyonefroz obstruktif toplayıcı sistemlerde büyük miktarlarda püy toplanmasıdır. Enfekte hidronefrozun aşırı bir formudur. Klinik tablo değişkendir ve asemptomatik bakteriüriden dramatik ürosepsise kadar değişen formlar gösterebilir.
Ksantogranülomatöz piyelonefrit: Hastaların 1/3’ünde taş vardır. 2/3 flank ağrısı, ateş ve titremeyle ateş yükselmelerinden yakınır. %50 hastada inatçı bakteriüri vardır. İdrar tahlilinde genellikle bol lökosit ve bol eritrosit görülür. Böbrek fonksiyonları nefrektomiye gidecek kadar bozulabilir.
D. Ateş: Ateşle birlekte seyreden üriner taşlı hastalar rölatif acil gruptadır. Klinik sepsis belirtileri değişkendir ve ateş taşikardi, hipotansiyon ve dermal vazodilatasyon oluşabilir. Hidronefrozla birlikte ateş olduğu zaman acil dekompresyon gerekir.
E. Bulantı, kusma: Otonom sinir sistemine ve böbreklerle midenin çölyak ganglion aracılığı ile olan ortak innervasyona bağlı olarak, renal kolik sırasında bulantı ve kusma üst üriner sistem obstrüksiyonunda sıklıkla görülür. Refleks ileusa bağlı olan abdominal distansiyonun da bulantı kusmaya eşlik etmesi teşhisi güçleştirebilir. Bu durumlarda intravenöz mayi verilmesi diürezi arttırmak için değil normovolemik durumun sağlanması için gereklidir. Etkili bir üreter peristaltizmi için üreteral duvarın kasılabilmesi gerekir ve bu en iyi normovolemik durumda gerçekleşir.
Üst idrar yolları obstrüksiyonu sıklıkla bulantı ve kusmaya yol açar. Sıvı kaybı dengelenmelidir.
FİZİK MUAYENE BULGULARI
Üriner sistem taşı bulunan olgular genelde kolik ağrı ile polikliniklere başvururlar. Hastaların ağrıları pozisyonla değişiklik göstermez. Ağrıya ilaveten terleme, taşikardi ve takipne saptanabilir. Obstrüksiyona enfeksiyon eşlik etmiyorsa ateş yüksekliği saptanmaz. Karın bölgesi dikkatlice muayene edilerek akut batınla ayırıcı tanısı yapılır. Böbrek hidronefrotik ise lomber palpasyonda ele gelebilir. Yapılan künt perküsyonda kostovertebral açı hassasiyeti saptanır. Suprapubik bölge palpe edilerek idrar retansiyonu olup olmadığı kontrol edilir. Abdominal distansiyon ve barsak seslerinde azalma saptanabilir.
LABORATUVAR BULGULARI
İlk başvuruda olguların idrar tahlilleri yapılmalıdır. Mikroskopik hematüri olguların tamamına yakınında, makroskopik hematüri ise bir kısmında saptanabilmektedir. Eklenmiş enfeksiyondan şüphe ediliyorsa idrar kültür antibiyogram da yapılmalıdır. İdrar PH’ sı 7 nin üzerinde ise enfeksiyon taşları, düşük ise ürik asit taşları akla gelmelidir.
RADYOLOJİK BULGULAR
Kesin tanı koymak için radyolojik tanı yöntemlerine gereksinim vardır.
Direk üriner sistem grafisi
İntravenöz piyelografi (İVP):
Retrograd piyelografi (ürografi):
Antegrad piyelografi:
Üreterde obstruksiyon olduğunda üst üriner sistemi görüntüleyebilmek amacıyla yapılan invazif bir tetkik yöntemidir. Pekütan girişimle renal pelvise kontrast madde verilerek üst üriner sistem görüntülenir.
ULTRASONOGRAFİ
Eksternal genitalya hariç diğer üriner sistemin retroperitoneal bölgede bulunması bu noninvazif ve tüm hastalara uygulanabilen bu tetkik yöntemini ürolojide ve özellikle taş hastalığında çok kullanılır hale gelmiştir.Taş hastalığında taşın tespiti ve bundan daha önemlisi parankim harabiyeti açısından taşın indirek bulgularından olan obstruksiyonun tanı ve takibinde büyük koloylık sağlamaktadır. DÜSG ve İVP ye en önemli üstünlüğü nonopak taşların bu tetkikle saptanmasıdır. Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntüleme: Diğer tetkiklerin yeterli bilgiyi vermediği, kullanılamadığı veya taşla birlikte tümör, multipl kist gibi durumlarda tercih edilebilecek pahalı görüntüleme yöntemleridir.
DİĞER ÜRİNER SİSTEM TAŞ HASTALIKLARI
Mesane Taşları
Mesane taşları genellikle işeme disfonksiyonu veya yabancı cisim gibi altta yatan patolojilerin sonucudur. İşeme disfonksiyonlarının nedeni hepsi de idrar stazıyla sonuçlanan üretra darlığı, BPH, mesane boynu darlığı, flask veya spastik nörojen mesanedir.Uzun süre kalmış foley keteterleri, double J kateteri taş oluşumu için çekirdek görevi görebilir. Mesane taşları genellikle erkeklerde görülür.Taş analizleri genellikle amonyum ürat, ürik asit veya kalsiyum oksalat taşlarını açığa çıkartır.
Prostat ve Seminal Vezikül Taşları
Prostat içinde bulunan prostat taşları nadiren prostatik üretradan görülür. Nadiren erkek çocuklarda saptanır. Genellikle küçük ve birden fazladır. Prostatın transüretral rezeksiyonu sırasında esmer-gri renkte görülür. Genellikle cerrahi yöntemle rezeke edilen adenomun kenarlarında lokalize olup kalsiyum fosfat içerirler.
Üretral ve Prepüsyal Taşlar
Üretra taşları genellikle mesane ve nadiren üst üriner sistem taşlarından kaynaklanır. Kendiliğinden mesaneye düşen üretra taşlarının çoğu üretradan da engelsiz geçebilir. İdrar stazında, üretra divertikülünde, üretra darlıkları yakınında veya daha önceki cerrahi girişim bölgelerinde üretra taşları gelişebilir. Erkeklerdeki üretra taşlarının çoğu prostatik veya bülber üretrada lokalizedir.
TEDAVİ
Böbrek taşı saptanan hastalarda taşın lokalizasonu, boyutları, tek ya da multipl olması, üriner sistemin özellikleri, hastanın ek patolojileri, yaşı ve aktivitesi gibi faktörler, tedavinin planlanmasında önemlidir. Tedavinin amacı, akut dönemde hastanın ağrıdan kurtarılıp rahatlatılması, üriner sistemin taşlardan olabildiğince temizlenmesi, sonraki dönemde ise hastada yeni taş oluşumunun veya var olan taşın büyümesinin önlenmesidir. Üriner sistem taşlarının tedavisi, hastaya çok yönlü bir yaklaşımı gerektirir. Medikal tedavi, açık cerrahi, endoürolojik yöntemler, Ekstracorpereal Shock Wave Lithotripsi (ESWL) ve profilaktik tedavi gibi seçenekler, hasta için en uygun zaman ve kombinasyonda kullanılmalıdır. Üriner sistem taşları için aşağıdaki tedavi alternatifleri değerlendirilmelidir.
I. Medikal Tedavi
II. Noninvaziv veya Minimal İnvaziv Tedavi
- ESWL
- Perkütan Nefrolitotomi
- Üreterorenoskopik Taş Ekstraksiyonu
- Sistolitotripsi veya Sistolitolapaksi
- Basket Kateter Uygulamaları
III. Açık Cerrahi Tedavi Yöntemleri
- Pyelolitotomi
- Nefrolitotomi
- Anatrofik Nefrolitotomi
- Bench Surgery ve Ototransplantasyon
- Üreterolitotomi
- Sistolitotomi
MEDİKAL TEDAVİ
Medikal tedavinin kullanım alanları renal kolik, küçük taşların düşürülmesi ve taşa eşlik eden infeksiyonların tedavisidir. Ürik asit taşları dışındaki taşlar, medikal yöntemlerle eritilmeye çalışılmamaktadır. Renal kolik tablosundaki hastalarda parenteral antispazmodikler ya da nonsteroidal antienflamatuar ilaçlar faydalıdır. Bunlara yanıt alınamadığında , morfin ve ya benzeri narkotik analjezikler kullanılabilir. Lomber bölgeye yapılan sıcak uygulamalar analjezik tedaviye yardımcıdır. Analjezik tedavinin başarısız olduğu durumlarda hastayı rahatlatmak için üreteral kateterizasyon veya stent yerleştirilmesi gibi endoürolojik girişimler düşünülebilir. Ağrı kesildiğinde, birlikte olan gastrointestinal refleks yakınmalar da genellikle düzelir ancak bazı hallerde bulantı ve konstipasyona yönelik ayrı tedaviler uygulamak gerekir. Boyutları 4-5 mm’ye kadar olan düzgün yüzeyli taşların medikal önlemlerle düşürebilme olasılığı altı aylık bir süre için % 90 olarak bulunmuştur. Genel olarak taşın boyutu arttıkça spontan düşme olasılığı azalmaktadır.
I. Medikal Tedavi :
Üriner sistemde gelişmiş olan taşların eritilmesinde medikal yöntemlerin, ürik asit taşları dışında pratik yararlılığı yoktur.Ancak yeni taş oluşumunun önlenmesinde özellikle kalsiyum içeriği olan taşlarda potasyum sitrat rekürrensin önlenmesinde oldukça etkili bulunmuştur.
II. Noninvaziv veya Minimal İnvaziv Tedavi:
ESWL: Elektromagnetik, Piezoelektrik, Spark-gap vb elde edilen şok dalgaları, Ultrasonografi veya X-Ray ile lokalize edilen taşlar üzerine yönlendirilmektedir. 0.5 cm’ den başlayıp 2 cm çapa ulaşan taşlarda ESWL ideal tedavi alternatifidir. Başarı oranları Böbrek taşlarında % 90-98, Üreter üst bölüm taşlarında % 90, Üreter alt bölüm taşlarında ise yaklaşık % 60 olarak saptanmaktadır. 2’cm ve daha büyük taşlarda uygulandığında başarı oranları tedrici olarak düşmektedir.
Perkütan Nefrolitotomi: Böbrek toplayıcı sistemi içerisine USG veya X-Ray eşliğinde Chiba iğnesi ile lomber bölgeden ulaşılmaktadır. Metal dilatatörlerle bu yol 24-27 F genişliğine kadar dilate edilmektedir. Bu trakttan yerleştirilen Litotriptörlerle taşlar fragmante edilmekte ve çıkarılmaktadır.
Üreterorenoskopik Taş Ekstraksiyonu: 7-11 F arasında değişebilen çaplardaki üreterorenoskoplarla mesaneye açılan üreter orifisinden girilerek taşa ulaşılır. Taş küçükse pensler yardımıyle tutularak veya büyük çapta ise fragmante edilerek (pnömotik, elektrohidrolik, Pulse-dye laser ile) çıkartılır.
Sistolitolapaksi veya Sistolitotripsi: Mesanedeki taşların mekanik, pnömotik veya elektrohidrolik litotriptörlerle fragmante edilerek çıkartılması işlemidir. Basket Kateter Uygulamaları: 6-8 F çapa sahip, uçlarında 4 veya 6 lı sarmal çelik telden sepeti olan kateterlerle üreter orifisinden girilmekte X-Ray klavuzluğunda taşlar bu sepet içinde sıkıştıralarak dışarıya çekilmektedir. Üreter alt bölüm taşlarında uygulanır. Ancak başarı oranları oldukça düşüktür.
III. Açık Cerrahi Tedavi Yöntemleri:
Pyelolitotomi (Taşların Açık Cerrahi Tedavi Yöntemlerle renal pelvisten çıkartılması), Nefrolitotomi (renal parankimden çıkartılması), Üreterolitotomi (Üreterden çıkartılması), Sistolitotomi (mesaneden çıkartılması) olarak tanımlanır. Büyük taşlarda renal parankim kanlanması en az olan bölümden (Brodel Hattı) uzunca bir insizyonla açılır ve taşlar tamamen temizlenmeye çalışılır. Kanamanın azaltılması amacı ile renal arter klempe edilebilir. Bu yöntemde Anatrofik Nefrolitotomi olarak isimlendirilir.