Umre ve Hac ibadetini yerine getirmek için KABE’yi tavaf ederken Hacer-ül Esved taşına dokunmak hacı adayları için çok önemlidir. Özellikle Hac döneminde yoğun kalabalıktan sonra bazı hacılar, ‘’tam taşa yanaşmıştım ki izdiham oldu ve arkadan bir kalabalık seli beni oradan uzaklaştırdı’’ diye yakınır ve o kutsal taşa dokunamayıp el kaldırıp selamlama ile yetindiği için bir eksiklik hissederler.
Hacer-ül Esved taşının bazı parçalarının İstanbul ve Edirne de olduğunu biliyor muydunuz?
Kabe’nin güney doğu köşesinde yerden bir buçuk metre yüksekliğinde, yumurta biçiminde hafif kırmızı ve sarı damarcıkları bulunan otuz cm çapında oldukça parlak siyah olan bu taşın aslı beyaz idi ve zamanla dokunan insanların günahları ile karardığına inanılır ve Kabe’yi tavaf etmenin başlangıç ve bitim noktası olarak kabul edilir.
Hz İbrahim ve Hz Muhammed’in elinin değmesi dolayısıyla maneviyatı yüksek olan ve hac sırasında peygamber'in izinden giderek sünneti gereğince "öpülmek" suretiyle hürmet edilen bu taş, cahiliye Arapları arasında da kutsal sayılıyordu. Bu yüzden Hz. İbrahim'den sonra geçen yüzyıllar boyunca gelip, geçen bütün kuşaklar tarafından özenle korundu.
Ancak yangın ve seller taşın kırılarak parçalanmasına sebep olmuş ve kırılan bu parçalardan bazıları Osmanlı döneminde İstanbul’a getirilerek dört adedi Sokullu Mehmet Paşa Camisinde; bir parçası caminin ilk giriş mahvili altında, bir parçası mihrabın üzerinde, bir parçası minber girişinde, bir parçası da minber kubbesinin altında bulunmaktadır. Ayrıca, Kanuni’nin türbesi giriş kapısı üzerinde saçağın altında ve bir parça da Edirne Eski Cami’de bulunmaktadır.
Kutsal emanetlerden olan bu taşlardan, Sokullu Mehmet Paşa Camisi Minberi girişine yerleştirilmiş küçük bir parçaya dokunmak mümkündür.
Kutsal emanetlerden olan bu taşlardan, Sokullu Mehmet Paşa Camisi Minberi girişine yerleştirilmiş küçük bir parçaya dokunmak mümkündür.
Yakup Demirli